31 Mayıs 2008 Cumartesi

.KEMAL'İN SAMSUN'A ÇIKIŞI VE ŞUURUN UYANIŞI

- Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra Pontusçu Rumlar Samsun ve Trabzon çevresinde Türkler'e saldırmaya başladılar.
- Türkler'in kendilerini savunmalarını ise İngilizler güvenliği bozma olarak nitelendirip, Osmanlı Hükümeti'nden bu karışıklığın önlenmesini istediler. Maksatları bu bahaneyle Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesini uygulayarak buraları işgal etmekti.
- Osmanlı Devleti, Samsun ve çevresindeki karışıklığın önlenmesi için M.Kemal'i 9. Ordu müfettişliğine atadı. Böylece hem M.Kemal İstanbul'dan uzaklaştırılacak hem de Samsun ve çevresindeki kargaşalıklar önlenmiş olcaktı.
- Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ulaştı.
- M.Kemal'in düşüncesi; yurdu düşmandan kurtarmaktı. Anadolu'ya resmi bir görevle gitmesi işleri kolaylaştırdı.
- M.Kemal "Ya İstiklal, Ya Ölüm" parolasıyla çalışmalarına başladı.
- Havza'da gerçekleştirdiği ilk mitinginde ordunun dağıtılmamasını silahların teslim edilmemesini duyurdu ve düşman saldırılarının protesto edilmesini bildirdi.
- Milli şuuru uyandırarak, milli teşkilat kurmayı
- İşgaller karşısında alevlenen milli heyecanı bütün yurda yaymayı düşünüyordu.
- Türk milleti ortak amaç etrafında birleşmeden savaşı başlatmak istemiyordu. Çünkü birlik olmanın önemini biliyordu.

İŞGALLERE KARŞI İLK DİRENİŞ

- Güney cephesinde, Fransızlara karşı Dörtyol'da başladı. (19 Aralık 1919)
- Batı cephesinde, yunanlılara karşı direniş İzmir'in işgali ile başladı. Bergama, aydın, Soma, Nazilli, Ödemiş'te oldu. Ödemiş'te İLK KURŞUN SAVAŞI ile Yunanlılara karşı ilk teşkilatlı savaş yapıldı.

AMASYA GENELGESİ

- M.Kemal'in amacı: Anadolu ve Rumeli'de kurulmuş olan milli cemiyetşeri tek amaç doğrultusunda birleştirmekti. işte bu düşünceler içinde Amasya Genelgesi'ni hazırladı.
- Amasya Genelgesinde:
- Vatanın içinde bulunduğu durumu
- İstanbul Hükümetinin tutumu
- Bu durumdan nasıl kurtulunacağını ve neler yapılması gerektiğini bildirdi.

MADDELERİ:
- Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir.
- İstanbul'daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirmemektedir.
- Milletin bağımsızlığını, yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.
- Milletin durumunu gözden geçirmek ve haklı sesini dünyaya duyurmak için, her türlü etkiden uzak milli bir kurulun toplanması gereklidir.
- Anadolu'nun en güvenilir yeri olan Sivas'ta milli bir kongrenin acele toplanması kararlaştırılmıştır.
- Bu amaçla bütün illerden, milletin güvenini kazanmış ücer delegenin hemen yola çıkarılması gerekmektedir.
- Bu durumun milli bir sır olarak saklı tutulması lazımdır.

ÖNEMİ:
- Kutuluş Savaşı için atılmış önemli bir adımdır.
- Kurtuluş Savaşının ilk defa gerekçesi, amacı ve yöntemi belirtilmiştir.
- Türk milleti'ne egemenliği eline alması için bir çağrıdır.
- M.Kemal yeni bir meclis ve hükümet daha doğrusu yeni bir devlet kurmayı amaçlıyordu.
- Artık millet yönetilmeyecek, yönetecekti.
- M.Kemal, İstanbul, Anadolu'ya egemen değil, bağlı olmalıdır demiştir.

ERZURUM VE SİVAS KONGRELERİ

Erzurum Kongresi(23 Temmuz 1919):
- Mondros Ateşkes anlaşmasına göre, Doğu Anadolu'daki Sivas, Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Harput illerinde bir karşılık çıkarsa buraları işgal edebileceklerdi. Amaç: Doğu Anadolu'da Ermenilere yurt sağlamaktı.
- Doğu Anadolu halkı, işgallere karşı koyabilmek için Doğu Anadolu Müdafaii Hukuk Cemiyetini kurdu. Cemiyetin, gerçekleştirdiği en önemli iş bütün doğru illerinin temsilcilerinin katılmasıyla, bir kongrenin toplanmasını kararlaştırmış olmasıdır.

MADDELERİ:
1.) Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür.
2.) Her türlü yabancı işgal ve müdahelesine karşı ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Devletinin dağılması halinde,millet birlikte savunma yapacak ve direnecektir.
3.) İstanbul Hükümeti,vatanın bağımsızlığını sağlayamaz ve koruyamazsa,geçici bir hükümet kurulacaktır.
4.) Milletin idaresini egemen kılmak esastır.
5.) Hrıstiyan azınlıklara,siyasi ve sosyal egemenlik ya dadengemizi bozucuayrıcalıklar verilemez.
6.) Manda ve himaye kabul olunamaz.
7.) Mebuslar Meclisinin hemen toplanmasını vehükümet işlerinin,meclisin denetimine konulmasını sağlamak için çalışılacaktır.

ÖNEMİ:

- Amacı, toplanış şekli bakımından bölgesel, aldığı kararlar bütün yurdu ilgilendirdiği için milli bir kongredir.
- Milli bir hükümet kurmak ve milli egemenliği gerçekleştirmek fikri ilk defa açıkça ortaya konmuştur.Temsil heyetibu amaçla oluşturulmuştur.
- Yeni bir devlet kurma fikri ilk defa ortaya atılmıştır.
- Manda ve himaye kabul edilmeyeceği açıkça igfade edilmiştir.


Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919):
- Amasya Genelgesiyle, Sivas'ta bir kongrenin toplanması istenmişti.
- İstanbul Hükümeti bu kongrenin toplanmasını engellemeye çalıştı. M.Kemal'in tutuklanması emrini verdi. Hilafet devletleri de aynı çabayı sarfetti. Fakat engelleyemediler. Kongre toplandı. Başkanlığına da M.Kemal seçildi.
- Vatanın bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığının nasıl sağlanacağı konusu ele alındı. Bu konuda Erzurum Kongresindeki kararlar aynen kabul edildi.
- Vatanın parçalanmasını önlemek için kurulan bütün milli cemiyetler "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetié adı altında birleştirildi.
- Bu cemiyet adına söz söylemeye ve iş görmeye yetkili Temsil Heyeti seçildi. Başkanlığına da M.Kemal getirildi.
- Kongrenin en tartışılan konusu Manda, yani güçlü bir devletin himayesine girme isteği idi. Kesinlikle reddedildi.

ÖNEMİ:
- Amacı, toplanış sekli ve aldığı kararlar bakımında milli bir kongredir.
- Vatanın bütünlüğünü korumak ve bütünlüğünü sağlamak amacı taşır.
- Milli cemiyetlerin birleştirilmesi kuvvetlerin bir merkezden ve aynı amaçla tönetilmesi sağlanmıştır.
- Erzurum kongresinde alınan kararlar pekiştirildi.

AMASYA GÖRÜŞMESİ(20-22 Ekim)

- İstanbul'da yasal bir hükümet kuruluncaya kadar Anadolu ile İstanbul'un heberleşmesinin kesilmesini ve hükümet işleri için yazışmalarını Sivas'taki temsil heyeti ile yapılmasını istedi. Damat Ferit Paşa istifa etti.
- Yerine geçen Ali Rıza Paşa Temsil Heyeti ile görüşmek üzere Bahriye nazırı Salih Paşa'yı görevlendirdi.
- M.Kemal ve Rauf Bey ile Bahriye nazırı Salih Paşa arasında yapılan görüşmede alınan kararlar:

1.) Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı korunacaktır.
2.) Müslüman olmayan topluluklara siyasi egemenlik ve sosyal dengemizi bozacak nitelikte haklar verilmeyecekti.
3.) İstanbul Hükümeti Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini tanıyacaktır.
4.) Osmanlı Mebuslar Meclisi Anadolu2ya, İstanbul Hükümeti'nin uygun göreceği güvenilir bir yerde toplanacaktır.

ÖNEMİ:
- İstanbul Hükümeti Amasya görüşmesine temsilci göndermekle, Temsil Heyetinin hukuki varlığını tanımış oluyordu.
- İstanbul Hükümeti yukarıda alınan kararlardan sadece Mebuslar Meclisi'nin toplanmasını kabul etti.

M.KEMAL VE TEMSİL HEYETİ'NİN ANKARA'YA GELİŞİ(27 Aralık 1919)

- M.Kemal gelişmeleri yakından izleyebilmek için Temsil Heyeti ile birlikte Ankara'ya geldi.
Çünkü;
- Ankara her bakımdan güvenlikte idi.
- İstanbul ile rahat ulaşım ve haberleşme olanağına sahipti.
- Yunanlılar ile yapılacak savaş alanına yakındı.

SON OSMANLI MEBUSLAR MECLİSİ, MİSAK-I MİLLİ ve İSTANBUL'UN İŞGALİ

a.) Son Osmanlı Mebuslar Meclisi ve Misak-ı Milli (29 Ocak 1920):
- Padişah Vahdettin, Mondros Ateşkes Antlaşmasının, uygulamaya konulduğu günlerde Mebuslar Meclisi'ne kapatmıştı.
- Amasya görüşmelerinde ise yeniden açılması kararı alındı.
- Mebuslar Meclisi için yapılan seçimleri, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni adayları ya da desteklediği kişiler çogunlukla kazandılar.
- M.Kemal, tüm çabalarına rağmen Mebuslar Meclisinin, İstanbul dışında güvenlikte olan bir ilde toplanması hükümete kabul ettirmemiştir. Biliyordu ki İstanbul'da toplanacak meclis, uzun süreli calışmaz ve serbestçe kararlar alamaz. Zamanla gelişen olaylar ne kadar haklıolduğunu gösterecektir.
- M.Kemal seçilen bir kısım mebuslarla Ankara'da görüştü. Misak-ı Milli esasları kararlaştırıldı.
- Mebuslar MEclisi 12 Ocak 1920'de İstanbul'da toplandı. Temsil Heyeti taraftarı Mebuslar, Felah-ı Vatan grubunu oluşturdular. Bu grup Misak-ı Milli adlı belgeyi hazırladılar.

b.)Misak-ı Milli:

Maddeleri:
1.) 30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalandığı sırada Türk askerinin koruduğu Türk vatanının tümü, ayrılık kabul edilemez bir bütündür.
2.) Kendi istekleri ile anavatana katılmış olan Kars, Ardahan, Batum ve Artvin'de gerekirse gene halkın oyuna başvurulabilir.
3.) Batı Trakya'nın durumunun tespitinde halkın oyuna başvurulmalıdır.
4.) İstanbul'un güvenliği sağlandıktan sonra Boğazların dünya ticaretine ve ulaşımına açılmasında, bizimle ilgili devletlerden verecekleri karar geçerli olmalıdır.
5.) Azınlıkların hakları, komşu ülkelerdeki müslüman halkın da aynı haktan yararlanmaları şartı ile kabul edilecektir.
6.) Milli ve ekonomik gelişmemizi engelleyip siyasi, mali, ve adli sınırlamalar(kapitülasyonlar) kaldırılmalıdır.

ÖNEMİ:
- Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararlar Mebusan Meclisi tarafından kabul edilmiştir.
- Türk vatanının bugünkü sınırları tespit edilmiştir.
- Böylece Kurtuluş Savaşı'nın dayandırılacağı ilkeler açıkça ortaya konmuştur.
- Amasya görüşmelerinden sonra milli micadeleye meşruluk kazandıran ikinci ve daha önemli belgedir.

c.) İstanbul'un İşgali (16 MArt 1920):
Misak-ı Milli kararlarına kızan İtilaf devlerleri Türklere gözdağı vermek için;
- İstanbul'u işgal ettiler.
- Mebuslar Meclisini basarak Temsil Heyeti'nin görüşleri doğrultusunda çalışan mebusları tutukladılar. Bazıları Anadolu'ya kaçtılar. Bazıları Malta adasına sürgüne gönderildi.
- Anadolu'ya sürdürülen milli mücadeleden vazgeçilmezse İstanbul'u tamamen alacaklarını bildirdiler.
- Vahdettin Mebuslar Meclisi'ni kapattı.
- Ali Rıza Paşa, Hükümet başkanlığından istifa etti. Salih Paşa Hükümeti kuruldu. O da istifa etti ve yerine Damat Ferit Paşa geçti.
- İstanbul'un işgalini, Manastırlı Hamdi Efendi adında yurtsever bir telgrafçı M.Kemal'e bildirdi.

ANADOLU'NUN TEPKİSİ:
M.Kemal bu olay üzerine:
1.) Durumu vatanın her tarafına duyurdu ve protesto etti.
2.) İstanbul ile telgraf ve telefon haberleşmesinin kesilmesini istedi.
3.) İşgal güçlerinin İstanbul ve Adana'dan Anadolu'ya yapacakları sevkiyata engel olmak için Geyve ve Ulukışla demiryollarını tahrip ettirdi.
4.) Anadolu'dan İstanbul'a her türlü mali kaynak gönerimi oldu.

İŞGALİN SONUCU:
- TBMM'nin açılmasına imkan hazırlandı.
- Osmanlı saltanatının bir nevi sonu oldu.

TBMM'NİN AÇILMASI (23 NİSAN 1920)

- İstanbul'un işgali ve Mebuslar Meclisi'nin kapatılması üzerine M.Kemal, Temsil Heyeti adına yayımladığı bir emirle, Ankara'da olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin toplanacağını duyurdu.
- Seçimler yapıldı. Seçilen milletvekilleri ile İstanbul'dan kaçabilen milletvekilleri Ankara'da toplandı ve TBMM açıldı. Meclis, M.Kemal tarafından verilen önergeyi kabul etti.
Buna göre;
1.) Hükümet kurmak zorunludur.
2.) Geçici olarak bir hükümet başkanı tanımak ya da padişah vekili atamak doğru değildir.
3.) Meclis'te toplanmış olan milli iradeyi, vatanın geleceğine el koymuş olarak tanımak temel ilkedir. TBMM'nin üstünde bir güç yoktur.
4.) TBMM, kanun yapma ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır.
5.) Meclis'ten seçilecek ve vekil olarak görevlendirilecek bir kurul hükümet işlerie bakar. Meclis Başkanı, bu kurulun da başkanıdır.
- Böylece millet egemenliğine dayanan yeni Türk Devleti'nin temelleri atılmış oldu.
- Yönetimde millet söz sahibi olduğu için devletin adı da Cumhuriyet olmalıydı.
- M.Kemal TBMM başkanlığına seçildi.
- Hükümetin kurulmasına karar verildi. 3 Mayıs 1920'de TBMM Hükümeti kuruldu. Avrupa devletlerine, İstanbul Hükümeti ile yapacakları antlaşmaların geçersiz olduğunu bildirdi.
- 20 Ocak 1921'de ilk Anayasa hazırlandı.
- Meclisin başkanı aynı zamanda hükümetin de başkanıydı. Hükümet üyeleri(bakanlar) mecliste yapılan oylamalarla belirleniyordu.
- Yasama, yürütme, yetkisi meclise aitti. (kuvvetler birliği)

TBMM'NE KARŞI İSTANBUL HÜKÜMETİ'NİN TUTUMU VE AYAKLANMALAR

- Bu sırada Damat Ferit Paşa yeniden sadrazam olmuştu. TBMM'nin açılmasını istemiyordu. M.Kemal ve arkadaşlarının yürüttükleri mücadelenin yanlış olduğunu savunuyordu.
- M.Kemal hakkında idam kararı çıkardılar.
- Halkın dini duygularını istismar ederek dini silah olarak kulanmışlardır. Şeyhülislamdan fetva çıkararak M.Kemal'in mücadelesini padişaha karşı gelme olarak nitelemiş ve dine aykırı davranışlarının ölümle cezalandırılması gerektiğini duyurmuşlardır.
- Milli kuvvetleri yok etmek için Kuva-yi İnzibatiye adıyla yeni bir ordu kuruldu.
- Bu ayaklanmaları işgal kuvvetleri de destekledi.
- İstanbul Hükümeti ve İngilizlerin kışkırtmasıyla birçok ayaklanma çıkmıştır.

TBMM'nin Ayaklanmaları Bastırmak İçin Aldığı Önlemler:
- Ayaklanmalar Kuva-yi Milliye bilikleri tarafından bastırıldı.
- Damat Ferit Paşa vatan haini ilan edildi.
- TBMM Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nu çıkardı. İstiklal mahkemeleri kuruldu.
- Ankara müftüsü Rıfat Hoca ile 150 din adamı, İstanbul'daki fetva'ya karşı bir fetva yayınlayarak milli mücadelenin dine aykırı olmadığını duyurdular.

SEVR ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920)

-1. Dünya Savaşı'nı kazanan devletler,yenilgiye uğrattıkları Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan ile barış antlaşmaları hemen imzaladıkları halde Osmanlı Devleti ile yapacakları antlaşmayı ertelemişlerdi. Çünkü;
- Osmanlı Devleti'ni paylaşma konusunda anlaşamamışlardır.
- İtilaf Devletleri Ocak 1919'da toplanan, Paris Barış Konferansında Osmanlı Devleti'nin parçalanmasını kararlaştırdılar. Ana hatlarını San Remo Konferansı'nda belirlediler.
- Antlaşmanın imzalanmasını çabuk laştırmak amacıyla Yunan ordusu Trakya'dan saldırıya geçti.
- Antlaşma Saltanat Şurası'nda incelendi. Rıza Paşa'dan başka hepsi kabul ettiler. Paris'in Sevr mahallerinde 10 Ağustos 1920'de antlaşma imzalandı.

MADDELERİ:
1.) İstanbul dışında bütün Trakya, Yunanistan'a bırakılacak
2.) Suriye ve Lübnan, Fransa'ya terk edilecek.
3.) Arabistan ve Irak, İngiltere'ye bırakılacak.
4.)İstanbul, Osmanlı Devletinin başkenti olarak kalacak, fakat azınlıkların hakları korunmazsa, burası Türklerin elinden alınacaktı.
5.) Doğu Anadolu'nda iki yeni devlet kurulack.
6.) Boğazlar, savaşta ve barışta bütün devletlerin gemilerine açık bulundurulacak.
7.) İzmir, Türklerde kalacak, fakat yönetimi Yunanlılara bırakılacak.
8.) Azınlıklara çok geniş haklar verilecek.
9.) Osmanlı Devletinin bütün gelir kaynakları, İtilaf Devletlerinin işgal masfarlarına ve savaş tazminatını ödemeye harcanacak. Osmanlı Devletinin maliyesi, İtilaf Devletlerinin tayin edeceği bir komisyonun elinde olacaktı.
10.) Osmanlı Devletinin en çok 50.000 kişilik bir ordusu olacak, ordunun ağır silahları, uçakları ve savaş gemileri olmayacaktı.
11.) Kağitülasyonlardan bütün devletler yararlanacaktı.

DOĞU CEPHESİ - ERMENİLERLE SAVAŞ

- Osmanlı Devleti'ni parçalamak isteyen devletler, kendilerine çıkar sağlamak için Osmanlı ülkesinde yaşayan müslüman olmayanların haklarını savunma rolü oynamışlardır.
- Ermenileri de politikalarına alet ettiler. Ermeni sorunu ilk olarak 1877 - 1878 Osmanlı-Rus savaşında, Doğu Anadolu'nun bir kısmını ele geçiren Rusların, buralardaki Ermenileri kışkırtmasıyla başladı.
- Daha sonra Rusya ve İngiltere Ermeni sorununu kendi çıkarları doğrultlsunda kullandılar.
- Rusya, kurulacak bir Ermenistan ile Akdeniz'e ulaşmayı
- İngiltere, bağımsız bir Ermenistan düşüncesiyle, Rusya'nın Akdeniz'e ulaşmasını önlemek istiyordu.
- Kışkırtmalar sonucu bağımsız bir devlet kurma düşüncesiyle kapılan, Ermeniler Erzurum, İstanbul, Yozgat, Kayseri, Çorum ve Van'da olaylar çıkardılar.
- Padişah 2. Abdülhamid'i öldürme teşebbüsünde bulundular.
- 1909'da Adana'da isyan çıkardılar.
- 1. Dünya Savaşı'nda Doğu Anadolu'da ilerleyen Ruslar'ın yanında yer aldılar. 1914'te Zeytun'da isyan çıkardılar, Türkleri öldürdüler.
- Bunu üzerine TBMM, Ermenileri göc ettirme yasasını çıkararak Ermenileri Suriye'ye göc ettirdi.
- 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Kafkasya'nın güneyinde bir Ermenistan Devleti kuruldu. İtilaf devletleri Doğu Anadolu'yu Ermenilere vermeyi planladılar.
- Bundan cesaret alan Ermeniler, 1920 Haziranında Türkiye'ye saldırıya geçtiler. Fakat Doğu Cephesi komutanı Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk kuvvetlerine yenildiler ve Gümrü Antlaşmasını yapmak zorunda kaldılar. (3 Aralık 1920)
- Bu antlaşma ile,
- Kars ve çevresi geri alındı.
- TBMM'nin askeri ve siyasi alanda kazandığı ilk uluslararası başarıdır.
- Doğu cephesi kapanmış, buradaki kuvvetler batı ve güney cephelerine kaydırılmıştır.
-Ermeniler Doğu Anadolu'daki hayellerinden bir süre için vazgeçtiler. Ermeni sorunu kapandı. Daha sonra Gürcistan ile bir anlaşma yapıldı.
- Ardahan, Artvin, Batum tekrar topraklarımıza katıldı.
- Böylece belirlenen Doğu sınırımız, daha sonra 16 Mart 1921'de Rusya ile imzalanan Moskova Ant ile kesin şeklini aldı.

GÜNEY CEPHESİ

- İngilizler Mondros Ateşkes Antlaşmadının 7. maddesi uyarınca Urfa, Antep, Maraş'ı işgal ettiler. Ancak buralardaki Türk yönetimine karışmadılar. Milletin onuruna dokunacak hereketlerden kaçındılar. Bu sebeple silahlı bir direnişle karşılaşmadılar.
- Daha sonra kendi aralarında yaptıkları bir anlaşma ile İngilizler buraları, Fransızlara bıraktılar. Büyük işkenceler yaptılar. Bunun üzerine halk direnişe geçti.
- Sivas Kongresi'nde güneydeki Kuva-yi Milliye direnişinin örgütlenmesi kararlaştırıldı. Temsil Heyeti tarafından buraya subaylar gönderildi. Batı cephesinden farklı olarak, Güney cephesinde halkın tamamı bu subaylarla kaynaşarak topyekün bir savaş başladı.
- Antep, Urfa, Maraş'ta milli cepheler oluşturuldu, Kuva-yi Milliye birlikleri kuruldu.
- Fransızlar 12 Şubat 1920'de Maraş ve 11 Nisan 1920'de Urfa'yı boşaltmak zorunda kaldılar. Antep'e ise ancak 1 yıl sonra girebildiler.
- Sakarya Savaşı'nı kaznmamız üzerine Ankara Antlaşması'nı yapmak zorunda kaldılar.(20 Ekim 1921)
- Fransızlar da Misak-ı Milli'yi ve yeni Türk Devleti'ni tanımış oldular.
- Güney sınırımız güvenlik altına alındı.
- Türk kuvvetlerinin bit kısmı Batı Cephesi'ne kaydırıldı.
- İtilaf devletlerinin Türkiye'ye karşı oluşturdukları birlik bozuldu. Fransızlar ve İtalyanlar Yunanistan'dan uzaklaştılar.
- Güneybatıda İtalyanlarla ciddi bir çatışma olmadı. İtalyanlar Sakarya Zaferi sonunda Anadolu'ya tamamen terkettiler.

1. İNÖNÜ SAVAŞI (6-10 OCAK 1921)

NEDENİ:
1.) İtilaf Devletleri desteğiyle Sevr Antlaşmasını Türklere kabul ettirmek
2.) TBMM, ordularını yok edip Ankara'ya kadar olan Türk topraklarını ele geçirmek ve TBMM'yi kapatmaktı.
3.) Demiryollarının kavşağı olan Eskişehir'i ele geçirmek.

SONUCU:
1.) Yunanlılar yenildi. Çerkez Ethem kuvvetleeri dağıtıldı.
2.) Yeni Türk Devleti'nin iç durumunu kuvvetlendirdi. Dış itibarını arttırdı.
3.) Halkın TBMM'ye ve orduya güveni arttı. Milli mücadelenin kazanılacağına olan inancı güçlendirdi.
4.) İtilaf devletleri, politikalarını yeniden gözden geçirmek için Londra konferansını toplamaya karar verdiler.
5.) Kazandığı başarıdan dolayı Albay İsmet Bey'in rütbesi generalliğe yükseltildi.

LONDRA KONFERANSI (21 Şubat - 12 Mart 1921)

TOPLANIŞ AMACI:
- Yunanlılardan çok şey bekleyen İtilaf devletleri 1.İnönü muharebesi sonunda hayal kırıklığına uğradılar.
- Silah gücüyle elde edemediklerini diplomatik yollarla gerçekleştirmek istediler.
- Amaç Sevr antlaşmasını biraz değiştirip yürürlüğe koymaktı.
- İngiltere, Fransa, İtalya, yunanistan katıldı.
- Bu konferansa İstanbul Hükümeti yanında TBMM Hükümeti de çağırıldı.
- Konferans anlaşma sağlanamadan dağıldı.
- Londra konferansı ile İtilaf devletleri TBMM hükümeti'ni tanımış oldu. Onlara, Misak-ı Milli hakkında doğru bilgiler verildi. Hangi şartlarla barış yapılabileceği belirtildi. Dünya kamuoyuna Türk milletinin haklı davası tanıtılmış oldu.

MOSKOVA ANTLAŞMASI (16 Mart 1921)

- 1. Dünya Savaşı'nda İtilaf Devletleri grubunda yer alan Rusya, ülkesinde çıkan İhtilal yüzünden savaştan çekilmişti.
- İngiltere, Fransa, İtalya Rusya'da kurulan yeni yönetimi tanımamış ve ona karşı cephe almışlardır.
- Bu devletler Anadolu'yu işgale başlayınca Rusya endişe duymaya başladı. Çünkü Anadolu'nun işgali, Rusya'nın güney sınırlarını tehlikeye sokacaktı.
- Bu yüzden Rusya TBMM'ne yakınlaşmaya başladı. Önce Misak-ı Milli'yi tanıdı.
- Türk ordularının Doğu Cephesi'nde Ermeniler'e batı Cephesinde Yunanlılara karşı kazandığı başarıları izledi.
- 16 MArt 1921'de Sovyet Rusya ile TBMM arasında Moskova Antlaşması imzalandı.
Buna göre;
- Doğu sınırımız çizildi.
- İki devlet arasında karşılıklı yardımlaşma kabul edildi. Birinin tanımadığı antlaşmayı diğeri de tanımıyacaktı.
- Rusya yeni Türk Devleti'ni tanıdı.
- TBMM ilk defa büyük bir devletle eşit şartlarla antlaşma imzalamıştır.

.İnönü Savaşı (26 Mart - 1 Nisan 1921)

- 1.İnönü savaşında ve Londra konferansında isteklerini Türk Devleti'ne kabul ettiremeyen İtilaf devletleri Yunanistan'ı yeni bir saldırı için kışkırttılar.
- Amaç 1.İnönü Savaşı'nın aynısı idi.
- Yunanlılar yine yenildiler.

SONUÇLARI:
1.) Düzenli ordunun önemi bir kez daha kanıtlanmış oldu.
2.) İtalyanlar işgal ettikleri bölgeleri boşaltarak, Anadolu'yu terkettiler.
3.) Fransızlar Ankara'ya temsilciler göndererek anlaşma yolları aradılar ve işgal ettikleri Zonguldak'tan çekildiler.
4.) İtilaf devletlerinin Yunanistan'a olan güveni azaldı.

SAKARYA SAVAŞI (23 Ağustos - 13 Eylül 1921)

-Yunanlılar Türk ordusunu hazırlıksız yakalamak için 23 Ağustos 1921'de şiddetli bir saldırıya geçti.
- M.Kemal askerlerine "Hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça bırakılamaz." emrini verdi.
- Savaş 22 gün 22 gece sürdü.
- Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı cephesi komutanı İsmet Paşa yönetimindeki Türk ordusu büyük zafer kazandı.

SONUÇLARI:
1.) Türk milletinin bağımsızlık azmi daha da güçlendi.
2.) Mustafa Kemal'e "Gazilik" ve "Mareşallik" rütbesi ile ünvanı verildi.
3.) Yunanistan umutsuzluğa düşerek savunmaya geçti.
4.) Dış politikada olumlu sonuçlar doğurdu. Kars ve Ankara Antlaşmaları imzalandı.

KARS ANTLAŞMASI (13 Ekim 1921)

- TBMM Hükümeti ile Sovyet Rusya'ya bağlı Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan cumhuriyetleri arasında imzalandı.
- Moskova antlaşması ile kabul edilen sınır tekrarlandı. Böylece Doğu sınırımız kesinleşmiş oldu.

ANKARA ANTLAŞMASI (20 Ekim 1921)

- TBMM Hükümeti ile Fransa arasında imzalanmıştır.
- Fransa yeni Türk Devleti'ni resmen tanıdı.
- Hatay dışında Güney sınırımız çizilmiş oldu.(Hatay'da özel bir yönetim kuruldu)

BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKUMANDAN MEYDAN MUHAREBESİ (26-30 Ağustos 1922)

- Sakarya Savaşı'nda yenilen Yunanlılar işgal etikleri yerleri ellerinde tutabilmek için savunmaya geçtiler.
- Türk ordusunun amacı: Düşmanı Anadolu'dan söküp atmaktı. Bunu için 6 ay süren bir hazırlık devresi geçirdiler.
- 26 Ağustos 1922 sabahı, Başkomutan M:Kemal, İsmet ve Fevzi Paşa taarruzu yönetmek için Kocatepe'de bulunuyorlardı.
- 20 Ağustos'ta, muharebeyi doğrudan M.Kemal yönetti. Bu savaş tarihimize Başkomutanlık Meydan Savaşı olarak geçti. Dumlupınar'da düşman yenilgiye uğratıldı.
- 1 Eylül sabahı, M.Kemal Paşa "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir ileri." emrini verdi.
- Yunan Başkomutanı Trikopis esir edildi. Türk orduları 9 Eylül 1922'de İzimir'e girdi.
- Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan, Malazgirt zaferiyle Anadolu'nun kapılarını Türklere açmış, Türkiye Selçuklu sultanı 2. Kılıç Arslan Miryakefalon zaferiyle Anadolu'nun Türk vatanı olduğunu belgelemiş, Başkumandan Muharebesi ise Anadolu'nun sonsuza dek Türk vatanı olarak kalacağını ispat etmiştir.

MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI (11 Ekim 1922)

- Batı Anadolu'nun kurtarılmasından sonra sıra, Doğu Trakya ve Boğazlar'a gelmiştir.
- Türk orduları İstanbul ve Çanakkale üzerine yürümeleri karşısında İtilaf devletleri telaşa kapıldılar.
- İngiltere, Boğazlar ve İstanbul'u savunmak istediyse de Fransa ve İtalya'dan gerekli desteği göremedi. Sovyetler Birliği de Türkleri destekleyeceğini açıklayınca, ateşkes görüşmelerini kabul ettiler.
- Türkiye, İngiltere, Fransa, İtalya katıldılar. Yunanlılar Mudanya açıklatında gemide beklediler.
- Türkiye'yi Batı cephesi komutanı İsmet Paşa temsil etmiştir.

MADDELERİ:

1.) Doğu Trakya, Meriç ırmağının sol kıyısına kadar, on beş gün içinde Yunan ordusu tarafından boşaltılacak.
2.) Doğu Trakya, boşaltıldıktan sonra 30 gün içinde RBMM Hükümeti'ne teslim edilecek.
3.) TBMM Hükümeti'ne, barış antlaşmasının imzalanmasına kadar Doğu Trakya'da 8000 jandarma bulundurulacak.
4.) İstanbul ve Boğazlar, TBMM Hükümeti'ne bırakılacak. İtilaf Devletleri kuvvetleri, barışın imzalanmasına kadar İstanbul'da kalacaktı.

ÖNEMİ:
- Türklerin askeri zaferini tamamlayan siyasi bir zaferdir.
- Mondros Ateşkes Antlaşması Hükümsüz hale gelmiştir.
- Boğazlar, İstanbul ve Doğu Trakya savaş yapılmadan kurtarılmıştır.
- Misak-ı Milli'de belirlenen sınırlara kavuşuldu.

LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI VE ÖNEMİ (24 Temmuz 1923)

- Mudanya Ateşkes Antlaşmasından sonra barış esaslarını görüşmek üzere Lozan konferansı toplandı.(20 Kasım 1922)
- Konferansa Türkiye, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya katıldı. Boğazlar görüşülürken Rusya ve Bulgaristan da hazır bulundu.
- Konferansta Türk Devleti'ni İsmet Paşa başkanlığında bir heyet temsil etti.
- Konferansta üç önemli konu çözümlenecekti.
1.) Türk-Yunan barışının esaslarını belirlemek.
2.) Osmanlı Devleti'nin tarihe karıştığını kabul ederek yeni Türk Devleti'ni tanımak.
3.) Osmanlıların yabancılara vermiş olduğu kağitülasyonları kaldırmak.

- Görüşmeler çok çetin geçti
- Borçlar meselesi, kapitülasyonlar, İstanbul'un boşaltılması, Irak sınırımızın belirlenmesi konularında anlaşmaya varılamadı. 4 Şubat 1923'de dağıldı.

Daha sonra tekrar toplanan Lozan konferansında(24 Temmuz 1923'da imzalandı) su kararlar alındı.
1.) Trakya sınırı, Mudanya Ateşkes Antlaşması'yla kararlaştırıldığı şekilde olacak.
2.) Bozcaada ve Gökçeada Türkiye'ye verilecek; Midilli, Sakız, Sisam adaları Yunanistan'da kalacak, fakat askersiz hale getirilecek.
3.) Türkiye'deki Rumlar ve Yunanistan'daki Türkler karşılıklı olarak değiştirilecekler, Batı Trakya'daki Türkler ile İstanbul'daki Rumlar, bu değişmenin dışında bırakılacak.
4.) Yunanistan, savaş tazminatı yerine Karaağaç'ı Türkiye'ye verecek.
5.) Çanakkale ve İstanbul booğazlarının iki yanında dar bir bölge askersiz hale getirilecek. Türkiye, bir savaşa girecek olursa, BOğazları silahlandırabilecek.
6.) Yabancı savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini, Türkiye'nin başkanlğında kurulacak Uluslararası Boğazlar Komisyonu denetleyecek.
7.) Suriye sınırı, Fransızlarla daha önce yapılan Ankara Antlaşması'nda belirlendiği gibi kalacak.
8.) Kapitülasyonlar kaldırılacak.
9.) Osmanlı borçları, Osmanlı Devletinden ayrılan devletlerle aramızda paylaşılacak; borçların bize düşen bölümü düzenli taksitlere bağlanacaktı.